Önemli Şehirleri

TAŞKENT

Taşkent Banner

Taşkent, Özbekistan Cumhuriyeti'nin başkenti.

Orta Asya'nın nüfus bakımından en büyük kenti olan Taşkent , eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde de Moskova , St. Petersburg ve Kiev'den sonra dördüncü büyük kenttir. 1966 yılında yaşanan yıkıcı depremin ardından kent büyük ölçüde yeniden inşaa edilmiştir.1999 yılı rakamlarında göre şehrin nufusu 2,241,000 dir.

Geniş yolları, yeşil alanları, park - bahçeleri, düzenli yerleşimi, düzenli ve sağlam altyapısı ile kent Orta Asya şehir planlamacılığının en önemli örneklerinden biridir.Her istasyonu farklı mimari biçemlerde yapılmış olan Taşkent metrosu görülmeye değerdir. Çok sayıda tiyatro, konser, sinema salonları ve üniversiteler bulunan Taşkent, Orta Asya'nın kültür başkenti sayılabilir. Şehir Sovyetler Birliği zamanında Orta Asya'nın Paris'i olarak nitelendirilmiştir.Bölgede bilinen ilk yerleşim M.Ö. 2. yüzyıl dolaylarında kurulan "Ming Uruk - Bin Erik" yerleşimidir. Şehir daha sonraları ; Çaç, Şaş, Şaşkent ve Binkent isimlerini almıştır.751 yılında Araplar tarafından ele geçirilen kent, İpek Yolu güzergahı üzerinde önemli bir nokta olmuştur. Şehir ilk kez 11. yüzyıl dolaylarında Biruni ve Kaşgarlı Mahmut'un yazılı metinlerinde Taşkent adıyla anılmıştır.9 ve 10. yüzyıllarda Samani Devleti topraklarında yer alan şehir, 10. yüzyıl sonlarından 13. yüzyıl başlarına kadar Karahanlılar Devleti sınırları içinde olmuştur. Daha sonra bir süre Karahitaylar (Karakitaylılar) tarafından kontrol edilen Taşkent 14. yüzyılda Timur tarafından ele geçirilerek Timur İmparatorluğu'nun en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir.16. yüzyılın ikinci yarısında Buhara Hanlığı tarafından ele geçirilen şehir, 17 - 18. yüzyıllarda Kazak ve Kalmıklar'ın denetine geçmiş, 1809 yılında Hokand Hanlığı topraklarına katılmıştır.Hokand Hanlığı'nın zayıflaması ile şehir, 1865 yılında Rusya İmparatorluğu tarafından ele geçirilmiş ve Rusya'nın Türkistan Genel Valiliği merkezi olmuştur.
1899 yılında hizmete alınan Taşkent-Orenburg demiryolu ile şehir Orta Asya'nın en önemli ticari geçiş noktası haline gelen şehir, Kasım 1917'de Sovyet denetimine girmiş, 1918 yılında Türkistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti olmuştur.1924 yılında kurulan Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti topraklarına dahil olan Taşkent 1930 yılında bu cumhuriyetin başkenti olmuştur.Taşkent, 1 Eylül 1991 tarihinden bu yana Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Özbekistan Cumhuriyeti'nin başkentidir. Taşkent’in “Eski şehir” namlanmış kısmı onun terihi merkezidir. Burada zemanımıs’a kadar orta asrlar arkıtekturası’na aid olan terihi yerler saklanmış: Barak Han medresesi (XVI), Kökeldaş medresesi (XV), Kaffal Şaşi türbesi (XV), Zengi Ata türbesi (XIX). “Yeni şehir”de Emir Temur Müzesi, Mahalli el sanatı Müzesi, Emir Temur Meydanı, Halklar Dostluğu Sarayı, Terih Müzesi gezilebilecek yerler arasındadır.

SEMERKAND

Semerkand Banner

Özbekistan'ın güney kesiminde kent. Zeravşan ırmağının vadisinde, Taşkent'in 275 km güneybatısında yeralan Semerkand'ın nüfusu 566,000'dir. Önemli bir sanayi (otomotiv sanayisi; traktör yedek parçaları yapımı; besin sanayisi; gübre fabrikaları; dokuma sanayisi; vb.) ve öğretim (Semerkand Üniversitesi) merkezi olan kent, Timur döneminden kalma tarihsel anıtlarıyla (Bibihanım Medresesi, 1399-1404; Timur'un türbesi Gur Emîr, 1405; Uluğ Bey, vb.) çok sayıda turist de çekmektedir.
Eskiçağ'da yerleşilen, M.Ö.329'da Büyük İskender tarafından alınan Semerkand, 712'de müslüman Araplar tarafından fethedilip, Samanoğulları döneminde iktisadi açıdan hızla gelişti. 1220'de Cengiz Han'ın kontrolüne geçti. Timur'un başkent yapmasıyla önemli ölçüde gelişti ve önemli bir kültür merkezine dönüştü. 1500'de Özbekler tarafından alınıp, 1868'de Ruslara geçerek Türkistan'a bağlandı. 1924'ten 1930'a kadar Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti oldu.
Şah-ı Zinde Külliyesi : Çeşitli yüzyıllarda yapılmış yirmi kadar cami, türbe ve medreseden oluşmaktadır. Peygamber efendimizin yakınlarından, amcaoğlu Kusam bin Abbas'ın kabri de burada bulunmaktadır.
Gur-i Emir anıt kabri : Özbek Türkleri, Timur Han’ın türbesine 'Gur-ı Emir' diyorlar. Semerkant’ın her tarafından görülebilen türbe karakteristik mimari yapısıyla bir şaheser. Bu türbede Timur Han, Uluğbey, Timur Han’ın hocasının oğulları ve torunları yatmaktadır.
Uluğbey Rasathanesi: Uluğ Bey (M.1393-1449), Timur Han’ın torunu, Şahruh'un oğludur. Çağının öğretim geleneklerine uyarak önce din bilgilerini, sonra mantık ve Astronomi konularını öğrendi. 1409'da babasının yardımıyla Semerkant hükümdarı oldu. Çağının ünlü bilginlerini saraya toplayan Uluğ Bey, astronomi, ve matematik alanındaki çalışmalarıyla ün kazandı. Yıldızların ve ayın hareketlerini gösteren tablolar düzenledi. Yaptığı zayiçe kendisinden sonra gelenlerin başvurduğu ana kaynaklardan biri oldu. Zic-i Uluğ Bey (Uluğ Bey Zayiçesi ) adlı eseri batı dillerine çevrildi.
Registan Meydanı: Burada üç medrese var: Uluğbey medresesi, Şirdar medresesi, Tilla Kari medresesi ve camii.
Bibi Hanım Medresesi ve Camii, Ruh Abad Medresesi ve Nadir Divan Begi Medresesi de Semerkant’daki diğer meşhur târihi eserler.

 

BUHARA

 BUHARA BANNER

Özbekistan/Buhara
2500 yıllık tarihi şehir.

Orta Asya'nın en eski yerleşim bölgelerinden olan ve günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan tarihî şehir. Arkeolojik bulgular şehrin tarihinin en az 2500 yıl civarında olduğunu göstermiştir. Şehirde yapılan Arkeolojik kesit çalışmalarında yaklaşık 20 m kadar derinlikteki alt katmanda; kamusal binalar, askeri tahkim yapıları ve çanak-çömlek ve madeni paralar gibi çeşitli arkeolojik buluntulara rastlanılmıştır. Buhara tarih boyunca bölgenin önemli kültür ve ticaret merkezlerinden bir olmuştur.
Buhara adının kökeni ile ilgili varsayımlar; eski Türkçe bereketli toprak anlamındaki bukarak, Farsça bilginin kaynağı anlamındaki bir Zerdüşt ismi olan bukhar ya da Sanskritçe Budist manastırı anlamındaki vihara sözcüklerinden kaynaklandığı biçimindedir.
Mâmûr olduğu devirlerde belli başlı ilim merkezlerinden biri olan Buhâra’da yetişen binlerce âlimden bâzıları şunlardır: İmâm-ı Buhârî, Hakîm Tirmizî, Muhammed bin Selâm el-Bîkendî, Abdullah bin Muhammed el-Müsnedî, Muhammed bin Yûsüf el-Bîkendî, İbrâhim bin el-Eş’as, İmâm-ı Muhammed Şeybânî, Yûsüf-i Hemedânî, Abdülhâlık-ı Goncdüvânî, Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Muhammed bin Muhammed Buhârî, Hâce Muhammed Pârisâ, Seyyid Emîr Külâl, Mahmûd Buhârî.
Buhârâ, verimli ve bereketli bir arâziye sâhipti. Ticârî faaliyetler çok gelişmişti. Müslümanlar Buhârâ’yı fethettikten sonra, pekçok câmi, medrese ve kütüphâne gibi mîmârî eserler yaptılar. Yuvarlak tuğla pâyeler üzerine sivri kemerli ve kubbeli bir yapı olan ve zamanımıza kadar ulaşan Hazer Degaron Câmii, Karahanlılar tarafından yaptırılmıştır. Her kubbenin etrâfı tonozlarla çevrili olan câmi, 1121 senesinde yapılmıştır.

BUHARA ÇARŞILARINI İZLEYİN

 

HİVA

HİVA BANNER

Özbekistan'da Harezm vilayetindedir. Ceyhun Irmağının batısında yer alır.
Kentin adı ilk kez 10. yy.'da yaşamış iki Arap gezginin seyahatnamelerinde geçmekle birlikte, arkeolojik bulgular, tarihinin 6. yüzyıla kadar indiğini gösterir.17. yy'ın başlarında Hive Hanlığı'nın başkenti oldu.1873'te Rusya'nın kontrolüne giren Hive, Bolşevik Devrimi sırasında Kızıl Ordu tarafından devrilen Hive Hanlığının yerine kurulan Harezm Sovyet Halk Cumhuriyeti'nin merkezi yapıldı.1924'te Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmasıyla politik önemini kaybetti.
İçan (İç) Kale olarak bilinen surlarla çevrili eski kentte saraylar, camiler, medreseler ve anıt mezarlar vardır.SSCB döneminde, 1970 ve 1980'lerde uygulanan koruma programı sonucu müze-şehir görünümü kazanmış, 1991'de Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. Hakîm Tirmizî türbeleri de zamanımıza kadar ulaşan eski eserler arasındadır.

Kaynak : sihirlihalı.com dan alınmıştır…